Vladimir Tayyip Trump’ın Hikayesi: The Walking Dead Beginning

The Walking Dead dizisini izlemeye hayli geç başlamış biri olarak spoiler yeme kaygısı gütmeden internetteki yüzlerce yorumu okurken dikkatimi yalnızca bir tek şey çekmişti: Hiç kimse olayların nasıl başladığını bilmiyordu.

Gerçekten, nasıl başlamıştı ki zombi istilası? 28 Gün Sonra filminde açıktı evet ama The Walking Dead beni de istilanın başlangıcı konusunda pek tatmin edemedi…

O zaman hikayenin aslında nasıl başladığını anlatmak da bana düşüyor sanırım. Araştırmacı dizi severlik bunu gerektiriyor çünkü.

Bundan 5 yıl kadar önce Yeni Harman dergisi için The Donald hakkında yazarken sözlerimi şöyle bitirmiştim:

Çünkü gerçeğin mantığa ihtiyacı yoktur. Çünkü Donald Trump kendine özgü bir kişidir ama yalnızca bir kişi de değildir. Bir prototiptir o… Bu betondan uygarlıkta parmak izleri vardır onun. Tasarımcıdır. Ve de oyuncu… O, şöhretler kaldırımında bir yıldız, kitapçı raflarında best seller, Emmy ödülü törenlerinde bir çiftçi, yeşil çimenlerde bir golf oyuncusu, kilisede inançlı bir presbiteryen, Amerikan siyasal sisteminde sıkı bir cumhuriyetçidir. O; “Kimseye güvenmeyin. Unutmayın ki en yakın arkadaşınız bile karınızı ya da paranızı elinizden almak isteyebilir” diyen yaşam koçunuzdur. O, karınızı ya da paranızı elinizden almaktan bir saniye bile geri durmayacak olan arkadaşınızdır. O, Egemen Bağış’ın New York Belediye Başkan adayıdır. O, ağzından çıkan zırvaları paraya çevirebilecek kadar iyi bir girişimcidir. Ve bu yüzden İstanbul’da Aydın Doğan ve Tayyip Erdoğan’ı mutlu mesut yan yana getirirken el üstünde tutulan kişidir. O, Malum Donald’tır…

Kişisel Boeing 757’sine binip ülkesine dönmüş olsa da Boğaz’a gökdelen otel dikmek üzere geri gelecektir.

İSTANBUL’DAN BİR DONALD GEÇTİ

Aslında konu Recep Tayyip Erdoğan ve Aydın Doğan‘ın mutlu mesut bir şekilde yaptıkları Trump Tower açılışı idi.

Elbette Trump’ın Türkiye’deki tek kankası Aydın Doğan değildi. Turgut Özal mı dersiniz, sonradan 8 milyon dolarını tokatlayıp mahkemelik olduğu Cem Uzan mı dersiniz, Mehmet Öz mü dersiniz, Mehmet Ali Yalçındağ mı… The Donald‘ın kanka albümü hayli geniş anlayacağınız.

özal trump

Mehmet Öz'süz düğün olur mu?
Mehmet Öz’süz düğün olur mu?
Şahane ortak Mehmet Ali Yalçındağ
Şahane ortak Mehmet Ali Yalçındağ
Donald Trump, Cüneyt Gürkan'la birlikte
Donald Trump, Cüneyt Gürkan’la birlikte

cem uzan trump

Sonra köprünün altından akan sular filan derken bir gün Malum Trump‘ı başkan olarak görmek de nasip oldu. Ama dünyada bir şeylerin ters gitmekte olduğunu zaten anlamamış mıydık?

the-walking-dead

İşte yavaş yavaş büyük resmi görmeye başlıyoruz. Zira büyük resim görmek aslında bizim ata sporumuzdur.

Bunu küçük bir uyarı olarak kabul edin. Çünkü eğer ben Türkiye’deki bir takım büyük resim görücüleri yeterince tanıdıysam bir süre sonra The Donald‘ı da bize ittireceklerdir.

O yüzden malum şahıs meydanlarda “Eyyyyy Trump” demeye başlamadan önce “Kişi sevdikleriyle beraberdir” hadisini ben hatırlatayım istedim.

Vurmayın tamam, elbette “Eyyy Trump” demeyecek ama isim vermeden bir takım imalarla Trump’ı da muhalefete ittireceği muhakkak. “Eyyy Trump” deme işi de Ak Trollere kalacak elbette.

O zaman büyük resmi yine onlardan önce görmeye başlayalım.

Donald Tayyip Erdoğan vs Recep John Trump

donald tayyip erdoğan

Günümüz gösteri dünyası kabaca şöyle işliyor: Bir format yaratıyorsunuz sonra bu formatı ihraç ediyorsunuz. Kültürel farklılıklar falan sadece detaylarda kendisini gösteriyor.

The Donald’ın The Apprentice – Çırak isimli yarışma programı format olarak Türkçe’ye aktarılırken onun temsilini üstlenmek Tuncay Özilhan‘a düşmüştü mesela:

Yakışmadı diyemem. Zira Tuncay Özilhan‘ın patronu olduğu Anadolu Grubunu bir yerlerden hatırlıyor olmalısınız.

Tuncay Özilhan aynı zamanda Coca Cola’nın Türkiye mümessili olarak bir dönem Fethullahçı Ülker Holding‘in İstanbul Anadolu Yakası bayisi Ahmet Burak Erdoğan*‘ın rakibi de oluyordu. Arada ColaTurca vardı çünkü.

http://www.hurriyet.com.tr/erdogan-ve-yilmaz-kola-da-rakip-oldu-159431

Neyse konuyu çok dağıtmayalım. Format ihracı diyorduk. Son yıllarda Putin, Erdoğan, Trump formatı dünya siyasetinde öne çıkıyor. Bu noktada kimin ana rol model olduğunu tespit etmek çok da zor değil aslında. Benim oyum Putin‘den yana…

Çünkü verilen görüntüler rol modele daha net oturmak durumundadır elbette.

putin erdoğan

Ama orijinal formatın kime oturduğunu tespit ettikten sonra işler biraz karışıyor. Dünyanın en büyük ekonomik, askeri ve siyasi gücünün patronu konumuna gelen bir ABD Başkanı orta boy bir devletin başındaki adamı taklit ediyor olabilir mi?

Buyrun siz karar verin…

Donald Trump, president and chief executive of Trump Organization Inc. and 2016 Republican presidential candidate, holds up a Bible while speaking at the Values Voter Summit in Washington, D.C., U.S., on Friday, Sept. 25, 2015. The annual event, organized by the Family Research Council, gives presidential contenders a chance to address a conservative Christian audience in the crowded Republican primary contest. Photographer: Drew Angerer/Bloomberg via Getty Images


Ne dersiniz? Birinin elinde Kuran, diğerininkinde İncil olması bir fark yaratır mı gerçekten?

Şu şekilde bir kez daha bakın:

Donald Trump, president and chief executive of Trump Organization Inc. and 2016 Republican presidential candidate, holds up a Bible while speaking at the Values Voter Summit in Washington, D.C., U.S., on Friday, Sept. 25, 2015. The annual event, organized by the Family Research Council, gives presidential contenders a chance to address a conservative Christian audience in the crowded Republican primary contest. Photographer: Drew Angerer/Bloomberg via Getty Images

 

trump tekbir

Siz de ürkmeye başlamadınız mı? Ama bırakın gerisini Amerikalılar düşünsün. Biz dünyağ liderimizle gayet mutluyuz malum.

trump telefon

Trump’ın dersini iyi çalıştığı ortada ama onun muhtarları yok. Yine de Trump çözüm odaklı bir insan olduğu için “muhtar yoksa şerif var” diyebilir.

Buraya kadar okuduysanız artık küçük bir ödülü hak ettiniz. The Donald’ın dünyağ liderimizi gerçekten iyi çalıştığının delili onun başkanlık seçimindeki temel sloganında saklıydı. Sahi şimdiye kadar gerçekten fark etmediniz mi?

make türkiye great again

Hadi canım… Gerçekten fark etmemiş olamazsınız.

Ama kazımaya devam ettiğimizde bu formatın da evveliyatına erişebiliyoruz. Bunun için “83 yıl önce bugün”e gitmemiz lazım. İnanmıyor musunuz?

4 Şubat 1934 tarihli Amerika’da yayımlanan Green Bay Press-Gazette isimli yerel gazete Adolf Hitler’den şöyle bahsediyor:

make germany great again

 

400

İsterseniz söz konusu gazete kupürüne biraz daha yakından bakalım:

make germany great again

24 Şubat 1934 tarihli  St. Louis Star and Times gazetesi de Hitler’in “Yeniden Büyük Almanya” sloganına şu şekilde yer veriyor:

yeniden büyük almanya

1934’teki referandumla kurulan 3. Reich’in ilerleyen yıllardaki sloganı ise “Tek Halk, Tek Devlet, Tek Lider – Büyük Almanya” olacaktır. Elbette Trump henüz “tek lider”liğini ilan etmiş değil ama bizim “REİS”imiz var değil mi? Pekii Putin’den ne haber?

hitler büyük almanya

Tarihteki küçük yolculuğumuzu sona erdirirken şahsen Trump’u Erdoğan’dan ziyade Melih Gökçek’e benzettiğimi belirtmek isterim. Şov dünyası, twitter mesaileri filan… Sizce de İ. Melih Trump daha iyi oturmuyor mu?

İşte bu yüzünden bu küçük yolculuğun sonunda Trump’ın bir tweet’ini paylaşacağım. Bunu da Erdoğan formatıyla ilişkilendiremeyecekseniz neyle ilişkilendireceksiniz acaba?

Trump şu haberi kopyalayıp yapıştırsa ancak bu kadar benzerlik olmaz mıydı sizce de: profesyonel provokatör

Ve yine de son söz Amerikalı anarşistlerden gelsin: “Onları yeniden korkutun!”

Korkarlar mı bilmiyorum ama bu istila günlerinde dikkatlerini çektiğimiz ortada:

20 01 2017 washington

Erdinç Yücel – 4 Şubat 2017

Bir Cevap Yazın