Stratejik Serinlik

Ahmet Abi derin adam doğrusu. Tüm stratejistlerin en derini. Stratejik derinliğin kitabını yazmış adam desem yalan değil hani. Ulusumuzun beyefendisi, mahallemizin delikanlısı, Ortadoğu, Kafkasya ve Balkanlarımızın yeni soğuk hava dalgası… Siz Ahmet Abi’yi bilmezsiniz. Biz ona dostlar arasında Neo-Osman Abi desek de muhabbetimiz platonik olmaktan öteye geçememekte… Ahmet Abi dertli adam. Ahmet Abi okumuş adam. Ahmet Abi barışı, insan haklarını, özgürlüğü çok iyi anlamış adam.

Oysa siz bilmezsiniz. İnsan hakları, özgürlükler filan çok güzel şeyler. Adeta aşırı derecede şirin şeyler böyle… Yani kedi canlarını onların… Devletimizin en sevdiği, özenle koruyup kolladığı dünya tatlısı bu şeyler Suriye’de filan pek görülemediği için içimiz öyle sızım sızım… Ne dense az gelir.

Tam altı yüzyıl boyunca yılmadan yorulmadan dünyaya at sırtında adalet ve medeniyyet taşıyan ecdadımızın izinde yeni destanlar yazmamıza pek az kaldı. Bu böyle biline…

Strateji Deyip Geçme Tanı

Bizim oralarda Clausewitz derler namlı bir başka abi vardır. O da hocasıdır stratejistlerin. Sekizinci sanatın kitabını yazmıştır kendileri. Dünyanın bütün barış koruyucuları (ki güzel Türkçemizde ordu deriz biz onlara) onun şaheserini yalayıp yutmadan aklı baliğ sayılmazlar. Der ki tüm barış koruyucularının başucu kitabında; “sekizinci sanat politikanın başka araçlarla devamıdır!” Bilmeyenler atıp tutsunlar öyle; “sanatkârın politikayla ne işi var” diye…

O halde meseleyi biraz açmakta fayda var. Ancak hani bendeniz Nihat Doğan Beyefendi’nin aksine pek strateji dehası sayılamayacağım için, kendi algım, bilgim ve birikimim kabilinde azıcık aralayabilirim bu sihirli pencerenin perdesini. Yeryüzünde yapılmış olan her eylem bir şeyleri değiştirmiş olur. Elinizi havaya kaldırdığınızda elinizin pozisyonu değişmiş olur mesela. Gerçekleştirdiğimiz her fiilin bir sonucu olacaksa, ne yaptığımızı bilerek hareket etmek sağlığımız açısından yararlı olacaktır. Bu temel kuralı bir kez kavradıktan sonra belirli sonuçları elde etmek için belirli davranışlarda bulunmamız gerektiğini de kolaylıkla keşfetmiş oluruz. Susuzluğunuzu gidermek için su içmeniz bir amaca ulaşmak için bir eylem yapmakta olduğunuzu gösterir. Ancak amacınız uzun vadede istikrarlı biçimde karnınızı doyurmak, susuzluğunuzu gidermek, barınma ihtiyacınızı karşılamak, yaşamınızın asgari ölçüde sürdürülebilir olmasını sağlamak ise kendinize bir yol haritası çizmeniz gerekir. Zira burada belirli sabitler oluşturan, belirli dengeleri gözeten, pek çok hedefi birbiriyle ilişkilendiren bir eylemler bütünü söz konusudur. Bu eylemler bütününün arzu edilen sonucu vermesi için de neler gereklidir? Mesela eylemlerin umulan sonuçlarla uyumlu olması gereklidir. Mesela belirlenen hedefin ulaşılabilir, yani gerçekçi olması gereklidir. Belirlenen hedefe ulaşabilmek için önümüze çıkabilecek engellerin azami ölçüde öngörülebilmesi ve bu engelleri bertaraf edecek olan eylemlerin de yol haritamıza dâhil edilmiş olması gerekir. Öngörülemeyen engellerle karşılaşıldığında onları da aşabilecek esneklik ve aynı zamanda kararlılığa sahip olmamız gerekir… Tüm bu gerekliliklerin en başında gerçeklikle ilişkimizin güçlü biçimde kurulmuş olması gerekir. Yani nedir? Şu andaki pozisyonunuz, ulaşmayı umduğunuz hedefiniz, kullanabileceğiniz ve kullanmanız gereken araçlar, önünüzdeki engeller falan filan konusunda azami ölçüde veriye sahip olmanız ve bu verileri işleyip değerlendirebilecek zihinsel donanıma sahip olmanız gerekir…

Yine de yetmez… Her şeye rağmen bir eyleminiz almayı umduğunuzdan farklı bir sonuç verebilir. Zira o sırada başka bir sonuç almak üzere başka bir eyleme girişen birileri karşınıza çıkmış olabilir mesela. Çünkü hayat tek kale oynayabileceğiniz bir maç değildir. O halde eylemler bütününüzün varmayı amaçladığınız yere ulaşmanızı sağlayabilmesi için; güçlü bir öngörüye, güçlü bir iradeye, güçlü bir gerçeklik algısına, yeterli araçlara, kullanılabilecek ara yollar ve olası her duruma göre şekillenmiş güçlü planlara sahip olmanız gerekir. En genel anlatımla strateji işte bu gereklilikleri göz önünde bulundurarak hazırlanmış olan yol haritanızdır.

Kurtlar Vadisi: Suriye   

Güzel Türkçemizde film fırıldak çevirmek derler… Siz üçkâğıtçılık olarak algılamayın yine de… Bir filmde her sahnenin, her planın, her elemanın işlevsel olması gerekir. Bir metin için de bu aynıyla geçerlidir. Okuduğunuz bir metinde hiçbir sözün laf olsun diye söylenmiş olmadığını kimsenin size hatırlatmasına gerek yoktur. Ahmet Abi, Clausewitz Abi, strateji, Suriye kelimeleri bir metin içinde bir araya geliyorsa ve üstelik orada film fırıldak çevirmekten de bahsediliyorsa meselenin ne olduğunu anlamak için F4’lerden filan söz edilmesi gerekmemeli… Çünkü F4 dediğin tamamı 1996 yılında ABD tarafından emekli edilmiş eski püskü bir teknolojik üründür. Modernize edildiğinde işe yarayacak olsa sahibi tarafından kullanılmaya devam edilecek bir ürün… İşte bu çöp üründen koca bir filoya eşek yüküyle para sayıp bir de onu bile modernize edecek bilgi ve birikime sahip olmadığı için ayrıca bir eşek yüküyle daha para sayıp İsrail’de modernize ettirmek ancak sizin sağa sola savuracak bir sürü paranızın olduğunu gösterir. Gazla çalışan topluluklara bu dâhiyane ticareti güvenliğimiz için zorunlu stratejik hamleler olarak yutturmak ise hiçbir zaman zor olmamıştır. O F4’lerle elalemin hava sahasını ihlal edip düşürttürdüğünüzde de bunu yutturacak bir söylem geliştirmeniz mümkündür. Zira gazla çalışan toplulukların güçlü bir gerçeklik algısına sahip olduklarını hiç kimse iddia edemez.

Ve aynı zamanda insan hakları ve özgürlüklerden söz ederek film fırıldaklar çevrilmeye çalışıldığı zaman, belirlenen stratejinin dayanak noktalarından biri, gazla çalışan bu topluluğun, kolaylıkla manipüle edilebileceğine duyulan büyük güvendir. Ve dahası “sekizinci sanat (biz ona dostlar arasında savaş deriz) politikanın başka araçlarla sürdürülmesi” ise politikanın sürdürülebilirliği onun toplum nezdinde en azından hoşgörülür kabul edilmesine bağlıdır. Yani güzel kardeşim, sen ölmeye ve öldürmeye gönüllü olduğun sürece, onlar için politikayı başka araçlarla (mesela eşek yüküyle paralar saydıkları F4’lerle) sürdürmenin hiçbir sakıncası olmayacaktır.

Stratejik Derinlik

Ahmet Abi derin adam doğrusu. Derin adamlar her zaman süper analizler yapabilen adamlardır. Kendisine bu noktada şapka çıkarmaktan elbette kaçınamayız ama yapılan analizlerin gerçeklikle ilişkisini sorgulamamızı hoş görecek kadar “demokratik tahammüle” de sahip olduğuna inanmak isteriz. Zira malumunuz, güzelim ülkemiz, dörtnala Osmanlı’yı yeniden inşa hamlesine girişmişken, Suriye’ye, İran’a, Libya’ya, Mısır’a filan bol kepçe demokrasi, özgürlük, insan hakları filan götürmek için gerekirse 20’lik vatandaşlarının ölmesi ve öldürmesi gerekebileceğini defaatle ima edenler vardır. Bu barış sever algının içte ve dışta tutarlılığını sorgulamak elbette kimseye düşmez. Velev ki içerde kendi vatandaşlarına karşı politikayı başka araçlarla sürdürmeyi esas almış olsunlar… Velev ki bir üyesi olmak için yıllardır kendilerini paraladıkları Avrupa Birliği’nin dönem başkanını tanımıyor olsunlar… Velev ki Ermenistan’la arayı iyice bozmuş olsunlar… Velev ki Rusya, Çin, Hindistan, Suriye ve İran’la burun buruna gelmiş olsunlar. Velev ki koca Ortadoğu’da en yakın oldukları ülke daha bir sene önce “haydut devlet” diye nitelemekten kaçınmadıkları İsrail olsun. Velev ki askeri teknoloji ve istihbari bakımdan Amerika’ya ve İsrail’e göbekten bağımlı olduklarını açıkça ifade ediyor olsunlar… Bunların hiçbiri majestelerinin tutarlılığını sorgulamamıza sebep olmayacaktır elbette. Ancak gerçeklik algısı açıkça yerlerde sürünen bu kolektif organizmanın, stratejik sığlığı yüzünden ölmeye ve öldürmeye pek de hevesli olmadığımızı kendilerine birilerinin tekrar tekrar hatırlatması gerekecektir…

Oysa siz bilmezsiniz. İnsan hakları, özgürlükler filan çok güzel şeyler. Adeta aşırı derecede şirin şeyler böyle… Yani kedi canlarını onların… Ve Ahmet Abi derin adam… İçli adam… Okumuş adam… İnsanın yaşadığı yere benzediğini elbette bilen adam…

Öyleyse sen söyle Ahmet Abi, bu mendil neden hâlâ kanıyor ve neden hâlâ dağılmış pazaryerlerine benziyor memleket?

 

“Stratejik Serinlik” için 1 yorum

Bir Cevap Yazın