emma goldman

SEVİŞMEK ÖZGÜR KILAR

emma goldman

Büyük birader bizi gözetlemiyor aslında, şarkı söyleyip dans ediyor. Şapkadan tavşan çıkarma numaraları yapıyor. Büyük birader uyanık olduğunuz her dakika dikkatinizi çekmekle meşgul. Sürekli aklınızın başka yerde olduğundan emin olmak istiyor. Tamamen zapt olduğunuzdan emin olmak istiyor.”

(Chuck Palahniuk – Ninni)

 

Siz yanlış biliyorsunuz dünya aslında dört köşe… Dünya kendi etrafında dakikada beş tur atıyor. İki ileri bir geri gidiyor. Dünya kıvranıyor, bel büküyor, gerdan kırıyor. Dünya her geçen gün biraz daha ısınıyor. Dünya dans ediyor. Dünya tutkudan alev almak üzere…

Vitrinler ışıl ışıl, kafası güzel bi dünya burası… Dünyanın kafası bi dünya… Dünya’da her saniye sekiz yüz kişi sevişmeye başlıyor. Her saniye binlerce kişi kafayı çekiyor, şarkı söylüyor, dans ediyor…  Kafası dumanlı bi dünya burası… Yanan bi dünya… Yaman bi dünya… İnsanlar içiyor, sevişiyor ve dans ediyor… Kapalı kapılar ardında, arabalarda, açık gökyüzünün altında… Bu ışıltılı toplama kampının kapısında “SEVİŞMEK ÖZGÜR KILAR” yazıyor…

Siz yanlış biliyorsunuz ergen bi dünya burası. Vitrinler, televizyon ekranları, sokak panoları sana ne olacağını buyurmuyor, ne olabileceğini söylüyor. Yasaklamıyor vaat ediyor. Kusursuz beden ölçüleri… Destekli sütyenler, kirli sakallar, makyaj malzemeleri… Mobilyaları ten satıyor… Arabaları… Mutfak robotlarını… Siz de yeterince iyi bir çocuk olursanız bir gün Angelina Jolie dudaklarına sahip olabilirsiniz… Jennifer Lopez kalçalarına… Bruce Willis gülümsemesine… Gazeteler Fransa ve İngiltere’deki silikon skandalından bahsediyor. İnsanlar tek markadan seksen bin çift kanserojen göğüs implantına bakarak iç geçiriyor. İnsanlar her gün kalojen içeren cilt kremlerini yüzlerine gözlerine yayıyor. Üzümünü yerken bağını sormuyor hiç kimse. Çinli idam mahkûmlarının ölü derilerini kimlerin niçin satın aldığıyla kimse ilgilenmiyor. Mevzubahis güzelleşmekse gerisi teferruat oluyor artık… Her yıl milyonlarca köpek, çinçilya ve fok dans pistlerinde, alış veriş merkezlerinde ve yatak odalarında boy gösteriyor. Gergedanlar ve bengal kaplanları sayesinde milyonlarca insan dimdik dolaşıyor. Hayır siz yanlış biliyorsunuz, plasebo bir kitle imha silahıdır…

Siz yanlış biliyorsunuz büyük birader aşktan korkmuyor. Büyük birader ahlak dayatmıyor. Büyük biraderin kaşları çatık değil artık… Büyük birader kahkahalar atıyor… Şuh kahkahalar… Büyük birader başını eğmek istemiyor. Kate Moss’un memeleri gibi dik başlı ol istiyor. Büyük birader seni susturmak istemiyor. Daha çok konuş diyor. Daha çok ses çıkar diyor. Kahkahalarla gül istiyor. Suratına iliştirdiğin o aptal gülümseme yüzünden hiç silinmesin istiyor. Büyük birader bu yüzden dans edip şarkılar söylüyor…

Siz yanlış biliyorsunuz sevişmek özgürleştirmiyor. Dans edebildiğimiz sistem bizim sistemimiz olmaya yetmiyor. Emma Goldman müzikhol yönetmiyor. Güzellik dünyayı kurtarmıyor… İyi niyetli ve sevecen çocuklar büyük biraderi ürkütmüyor. Namlulara takılan güller, barış şarkıları, sokak karnavalları dünyayı değiştirmiyor. Daha iyi bir yer haline getirmiyor. Bir suda iki kez yıkanılmıyor. O iyi niyetli ve sevecen çocuklar şimdi dünyayı yönetiyor. Manşetlerden onların zehirleri akıyor. Artık savaşlar barış için yapılıyor. İşgaller özgürlük uğruna… Büyük birader bölerek, parçalayarak değil, birleştirerek yönetiyor artık. Büyük birader artık seni uyutmuyor. Tamamen uyanık tutuyor. Sonsuza kadar… Her şey kopyanın kopyasının kopyası olana kadar… O nereyi işaret ediyorsa hepimiz yalnızca oraya bakana kadar… Neyi görmemiz isteniyorsa, o orada olmasa bile yalnızca onu görene kadar… Ve biz hep bir ağızdan onun şarkılarını söyleyene kadar… Sevişmek özgür kılar… Sevişmek özgür kılar… Sevişmek…

 

Erdinç Yücel – 24 Ocak 2012

İllüstrasyon: Demet Özge Aykan

Yeni Harman – Şubat 2012 sayısı için yazılmıştır.

 

Bir Cevap Yazın