Bu Ülke Artık Leş Kokuyor!

 

adli sicil istatistik genel müdürlüğü’nün yayınladığı rakamlara göre 2012’de çocuklara dönük cinsel istismar nedeniyle tam 17.539 şikayette bulunulmuş. daha önce şefkat-der‘in konuyla ilgili verdiği rakamlara göre ise çocuklara dönük cinsel istismar vakalarının sadece yüzde beşi polis ve savcıya intikal edebiliyor. yine şefkat-der raporlarına göre savcılıklara intikal eden çocuk tacizi vakaları ise yıllık ortalama 7 bindi. çocuklar kendilerine dönük cinsel saldırıların ne anlama geldiğini ayırt edemedikleri için, bu saldırılar genellikle aile bireyleri ve yakınları eliyle gerçekleştiği için, çocuklar olayı ayırt etseler bile bunun kendi suçları olduğunu düşündükleri için ve başka pek çok sebeple bu olayları hiç kimseye anlatamamaktadırlar. ebeveynlerine anlatabilmeleri ya da ebeveynlerin bunu fark etmeleri halinde ise yine çeşitli nedenlerle ebeveynler çocuklara dönük cinsel saldırı olaylarını dava konusu edemeyebilmektedirler. bu yüzden de çocuklara dönük cinsel istismarların yalnızca yüzde beşi dava konusu edilmekte ve bunlar da genellikle taciz ve tecavüzcülerin beraati ile sonuçlandırılmaktadır… bugün türkiye çocuklara dönük cinsel istismar olaylarında tayland’dan sonra dünya ikincisi konumundadır.

geçtiğimiz günlerde televizyon’da “bir baba olarak ağlayan” ve üç çocuk – beş çocuk geyikleriyle sık sık yatak odalarımıza burnunu sokmaya çabalayan şahıs ise her yıl on binlerce çocuğun cinsel istismara uğramasından rahatsızmış gibi görünmüyor. kendi iktidarı süresi içinde çocuklara dönük cinsel taciz olaylarının patlama yapmış olması hakkında da hiçbir yorumda bulunmuyor. en azından meydanlara inip “bunlar faiz lobisinin tecavüzleridir” diye bağırsa, belki bunca taciz ve tecavüzden rahatsızlık duyduğunu anlayıp “umut”lanabilirdik.

oysa ekonomik ya da siyasi rantlarını kesintiye uğratacak her türlü isyan ve direnişin önünü almakla meşgul o. bir yerde avm diktirmesi engellenecek olsa polisini, savcısını, bakanını, eli sopalılarını ve medyasını hep birlikte seferber edebilen başefendi, çocuklara dönük cinsel istismarlar karşısında gıkını çıkarmıyor. bu bizi şaşırtmalı mı?

13 yaşındaki çocuğa tecavüz eden 26 koca adamı aklayan yargının tavrı ortadayken, devletten “adalet” talep edip durmakla vakit öldürmek vicdanını temize çıkarmaktan başka bir anlam taşımıyor ne yazık ki… adaletin olmadığı her yerde toplum kendi adaletini tesis etmek zorundadır… unutulmamalı ki hukuk denilen şey, insanlar arasındaki ilişki formlarının ve normların düzenlemesi anlamına gelir. oysa hukuk yalnızca yasa koyucular ve uygulayıcı kurumların tekeline terk edildiğinde, devletin yazılı hukuku tek düzenleyici baz olarak görülmeye başlandığında adalet de artık bir ütopya haline gelir.

o halde tepeden tırnağa çürümüş, leş kokan bu ilişkiler bütününü muhafaza ve müdafaa çabasındaki hiçbir kurum, hiçbir görüş ve hiçbir hareket tarzı meşru değildir. kendi çocuklarına kast eden toplulukları hiçbir güç ayakta tutamayacağı gibi, bu toplulukların oluşturduğu tüm organizasyon modelleri ve normlar tahrip edilmek zorundadır… çocukların bedenleri ve ruhları bunca ağır bir saldırı altındayken, isyan yalnızca kaçınılmaz değil aynı zamanda zorunludur da… tepeden tırnağa çürümüş bu düzeneğe karşı isyan tüm bu çocuklara olan borcumuzdur…

derhal ve sonuna kadar ayaklanma! ANARŞİ şimdi!

şefkat-der raporu için tıklayınız.

yıl yıl çocuk istismarı sayısını öğrenmek için tıklayınız.

Bir Cevap Yazın